ANLAM:

Yaptığınız işin, çalışmadan öte bir amacının olması.

Birçok insan için iş, sadece iştir. Ancak işinde anlam yaratabilen insanlar, neyin gerçekten önemli olduğunu anlarlar. Yaptıkları şeyde bir amaç bulurlar. Çabalarının daha büyük bir amaca hizmet ettiğini bilirler- özellikle de onlar için önemli olanına!

Herkes, acil bölümünde hayat kurtarmaz, gelişmekte olan ülkelerde fakirlikle mücadele etmez ya da barışı müzakereleri yapmaz. Ama hepimiz yaptığımız işe bir anlam katabiliriz. Çünkü, yaptığımız iş bir şekilde, dünyaya, şirketimize, ekibimize ve hatta ailemize katkıda bulunacaktır. Anlam yaratmayı başardığımız zaman, yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı ve bu nedenimizin bizi yaptığımız işte daha başarılı hale getirdiğini anlarız.

OTONOMİ:

Çalışma ortamınızı, en yüksek performansı gösterebileceğiniz şekilde biçimlendirme yetkisi.

Kimi insanlar işinde sıkboğaz edildiğini hisseder. Çalışanların %34’ü, negatif sonuçlar doğurabileceği korkusuyla bu konu hakkında sesini çıkarmadığını belirtmektedir. Otonomi, “kuralsızlık ve istenildiği gibi hüküm sürmek” değildir. Hepimiz, belli yönergelere göre çalışıyoruz. Ancak, işimizle ilgili değişkenleri anladığımızda ve işimizi en iyi şekilde yapmak için gereken özgürlüğü edindiğimizde, daha yaratıcı, yenilikçi, tutkulu ve etkili oluruz.

Çalışanlar güçlendirilmek ve işlerini kendilerince en etkili (ve keyifli) hissettikleri şekilde yapmak isterler. Kurumlar ise kişilerin hesap verebilir durumda sorumluluk almasını ve sonuç elde etmesini isterler. Otonomi, bu ikisi arasında köprü kurar; çalışan güçlenir ve sorumluluğunu üstlenir.